"'Ulu Tanrım ya bu gece bana şairlik nasip et ya da hemen canımı al.'
Ağlamaktan yorgun düşünce de seccadenin üstünde uyuyakaldı. Uykusunun arasında kulağına bir ses geldi: 'Ey oğul gözünü aç da olacakları gör!' Gözünü açıp bir de ne görsün. Karşısına nur yüzlü yaşlı bir adam dikilmiş duruyor. Yanında güzeller güzeli bir kız. Elinde altın bir kadeh tutuyor. Yaşlı adam 'Şimdi iç bu doluyu evladım' dedi. 'Tanrı ikinizi birbirinize eş kıldı. Bir zaman hasretlik çekeceksiniz ama sonradan kavuşursunuz. Sabahleyin bu kadehi koynunda bulacaksın. Çalıp söyleyerek her zaman gönlünü eğleyeceksin. Seninle başkalarının da gönlü hoş olsun. Sazın üstüne saz sözün üstüne söz gelmesin. Adın bundan böyle Âşık Garip olsun.'"
Geçmişin düşleri kültürümüzün zenginliği halk hikâyeleri edebiyatımızın usta kalemleri tarafından çağdaş bir yorum ve dille yeniden anlatılıyor.