Cumhurbaşkanı Abdullah Gül siyasi hayatını adil eşitlikçi ve Herkesin refahını gözeten bir anlayış üzerine kurmuştur.
Bu çizgi dış politikaya hegemonya yerine karşılıklı anlayış ve saygıya dayanan yeni bir uluslararası sistemin Kurulma çabası olarak yansımıştır. Cumhurbaşkanı gül dünyanın ve Türkiye'nin geleceğine dair vizyonunu belirtirken keskin olduğu kadar gerçekçi ve makul bir Çizgi benimsemiş; Türkiye'nin geleceğine ilişkin söylemini kıskançlık ve rekabet yaratmadan mümkün olduğunca olumlu bir gündem çerçevesinde oluşturmaya çalışmıştır.
Cumhurbaşkanı gül görev yaptığı 7 yıllık süre içerisinde Yeni bir dünya düzeni kurulmasının önemini vurgulamış ve
Bunun için yeni bir siyaset dilinin yaratılmasının gerekliliğine dikkat çekmiştir. Bu yoldaki hedefi nettir: ''katılımcı adil ve herkesi kucaklayan ancak gerektiğinde Tehditleri göğüsleyebilecek güç araç ve düzenlemelere sahip çok kültürlü çok boyutlu heterojen fakat uyumlu Kimlik ve inançların hiyerarşik olarak sınıflandırılmadığı Ötekileştirmeyen yeni bir uluslararası düzen istiyoruz.'' Gül bu yolda uluslararası toplumun önüne çıkan ırkçılık Yabancı düşmanlığı mezhep çatışması ve İslamofobi tehditlerine dikkat çekmiş ve barışçıl bir dünya için bu unsurlarla mücadelenin şart olduğunu vurgulamıştır.
Önümüzdeki 10 yıl yeni bir dünya düzeninin belirleneceği Bir dönem olacaktır. Cumhurbaşkanı gül bu yeni dünya düzeninin nasıl olması gerektiğini açık bir dille her platformda dile getirmişti.