İsevîlik ve İsa a.s. ile ilgili Hristiyan bakış açıları çok ve farklıdır. Hz. İsa'nın getirdiği Tevhid dini olan İsevîlik sonradan yapılan ekleme ve tahrifâtlarla özellikle 'Rasullerin İşleri'nde de adı geçen ve Hz. İsa'dan sonra ortaya çıkan Pavlos (Paul veya Saul olarak da geçer) isimli bir yahudinin İsevîliğin temel inanç akidelerini değiştirerek ve bazı gezilerden sonra Hristiyan iman topluluklarına kendi yazdığı mektuplarla ve birtakım uydurma rüya ve keşiflerle Hz. İsa'nın Şeriat'ında büyük değişiklikler yapmasıyla gerçeklikten saptırılmıştır. TEVHİD inancına karşı uydurulan ve Yahudi asıllı PAVLOS adlı bir Hristiyan tarafından İSEVÎLİĞE sokulan bu yanlış inanç çıkış noktasını PLATON'un insanî özelliklere ulûhiyyet yani ilâhlık sıfatlarını atfeden LOGOS FELSEFE'sinden almaktadır. Nicene Creed (Nicene Konseyi) Hristiyan imân esaslarının en yaygın belgesidir. Bu belgenin amacı inanç birliği sağlamak ve dini hurafelerden arındırmaktı.
Bütün bu değişiklikler sonucunda önce Hz. İsa'nın dini insan hayatını tümden kuşatıcı bir nizam olmaktan çıkmış Şeriat'tan soyutlanmış iman ve ahlakî kurallardan ibaret lâik (İnsanların dünyevî yaşantısından ve pozitif bilimlerden uzak ve sadece Kilisenin kontrolünde olan bir din anlayışı) bir din haline gelmiş bunun sonucunda da Roma Putperest diniyle rahatça uzlaşabilmişti. Oysa Hz. İsa İncil'de Şeriat'ın amelleri yanında ferdî hayatın gerekliliği üzerinde de şiddetle duruyordu.