Her şey bitiyordu ve bu da mutlu sonla bitmeyen bir hikâyenin başlangıcıydı.
Ayrılmadan önce bile hayatım demişlerdi birbirlerine ve biri birinin hayatını bitirmişti.
...Gece iki terk edilmiş olarak sokağa çıkar ve yıkıntılar başkentinde yıldızları sayarak yürürdük. Saçma sapan düşüncelere dalar ve bizi ezip geçen sevdalara bildiğimiz en ağza alınmayacak küfürleri savururduk.
Islık çalar ve gidenin ardından söylenmiş olan tüm sarkıllar dudaklarımızın arasından ıslıklarımızla akıp giderdi.
Kendiyle konuşmayı severdi. Sesi boyundan büyük kilosundan ağırdı. Balkondaydık yine mabedin derinliklerinde. Yıldız kaymıştı ve sanırım aynı şeyleri düşünmemiştik bu kez. O yine kendi gür sesiyle; bak yıldız kaydı dedi. Ben ise her şeyin dışındaydım o an. Yıldız kaymıştı ve kimsemiz yoktu ya da tutulacak dileğimiz. Acı gerçek: Artık gerçekten yalnızdık.
Küçüktü kendisi ve saçları uzundu. Dış güzelliğe önem vermezdi ve hep iç güzellik derdi. Ben ise gerçeğin farkına varmış sadece ona bakıyordum.
İnsanların içi eskisi kadar güzel değildi...