Mevsim sonbahar... Yapraklar dökülürken ağaçlardan hayat eseri çekilirken orada kimin işi olabilirdi? O yalnızlık içinde düşünmeye daldım. Kendi kendime "Zavallı Necdet! Zavallı Müzehher!" dedim. Meliha'yı bu iki zavallı arasında anmaya yüreğim bir türlü razı olamıyordu. Ama o işte onların arasında bulunuyordu. Sonsuza kadar orada bulunacaktı. Ah bu sevgili bedenler şimdi...
"İşte hayat!" dedim. "Bunun zevki nerede? Tadı mutluluğu hangi yerinde?"
Bu ara yüzüme kurumuş bir yaprak düştü. Düşten uyandım.
İşte bu yaprak da en hafif bir rüzgâra bile dayanamayarak yere düşen çürüyüp yok olmaya mahkûm olan şu yaprağın düşüşü de bana hayatın anlamını gerçek yüzünü gösteriyordu.