Modern hukuk sistemlerindeki gelişmeler ve yıllardan beri yapılan çalışmalar yalnızca hak arama ve hukuki koruma yollarının düzenlenmesinin yeterli olamayacağı sonucunu ortaya koymuştur. Aynı zamanda bu temel ihtiyaçların etkinliğini ve elde edilecek kararların uygulanabilir olmasını sağlamak da gerekmektedir. Bu çerçevede ele alındığında dava hakkının düzenlenmiş ve bireylere sağlanmış olması artık yeterli görülmemektedir. Sağlanan bu hakkın temel ihtiyaçların etkinliğini yerine getirecek ve hukuki koruma ihtiyacına tam anlamıyla cevap verebilecek şekilde bireylere sunulmuş olması gerekmektedir. Özel dava türlerinin amaçlarından birisinin de bu imkânları sağlamak olduğunu söyleyebiliriz. Zira özel dava türleri ile genelde dava hakkı özelde somut olayın özelliklerinden doğan hukuki koruma ihtiyaçları daha etkin bir şekilde bireylere sunulmaktadır. Bu açıdan bakıldığında özel dava türlerine konu olacak taleplerin sahip olduğu özellikler dava sonucunda bireylere sağlanması gereken hukuki korumanın daha etkin bir şekilde sunulmaları açısından özel bir düzenlemeyi gerekli kılmaktadır.
Belki de bu temel düşüncelerden hareketle son yıllarda ortaya çıkan kanunlaşma hareketlerinde özellikle de Hukuk Muhakemeleri Kanunumuzda ayrı bir başlık açılmak suretiyle dava çeşitleri düzenleme altına alınmıştır. Bu ayrımın ve ayrıntılı düzenlemelerin etkin hukuki koruma ihtiyacının karşılanmasına hizmet ettiği şüphesiz bir gerçektir.
İşte özel dava türlerine karşı duyulun bu ihtiyaç değişiklik davasının incelenmesini gerekli kılmıştır. Bununla birlikte değişiklik davasının kendine has bazı özellikleri olması ve kesin hüküm üzerinde ciddi sonuçlar doğurması da bu gerekliliği bir kat daha arttırmıştır. Daha açık bir ifadeyle hukuki güvenlik açısından önemli bir kurum olarak değerlendirilen kesin hüküm etkisi üzerinde sonuç doğuran bir kurumun temel dayanaklarının şartlarının ve sonuçlarının derinlemesine ele alınmasının önemli soruların çözüm bulmasına yardımcı olacağı kanaatiyle bu çalışmayı yapma ihtiyacı duyduk.