"Elimden gelse hâli hazırda kenetlenmiş ellerimizden güç alıp onu bu evden kaçırırdım. Denizi görebileceğimiz bir yere giderdik belki... Hiç konuşmazdık. Dudaklarımız değil dokunuşlarımız konuşurdu bizim yerimize... Başımı onun geniş omzuna yaslayıp burnumu boynuma gömerdim. Onun o tatlı kokusunu doya doya içime çekip gözlerimi yumardım. İnanıyorum ki birlikte olsak her şey daha güzel olacaktı. Belki daha kolay..."
Ailesi kızkardeşinin tedavisi için Amerika'ya gittikten sonra Balkanlı Ailesi'nin evinde yaşamaya başlayan İde'nin hayatı bir gün rüyasında evin oğlu Aslan'ı görmesiyle tamamen değişir. Herkese her şeye ve özellikle aşka karşı soğuk ve ilgisiz görünen Aslan Balkanlı'ya yavaş yavaş âşık olmaya başlayan İde tutulmaya başladığı adamın buzlarını eritebilecek midir? Yaralı bir aşkın hayaletiyle boğuşan Aslan ise onun seven bir kadının varlığını kabul edebilecek midir?