''Bir mektubunda yaşamı boyunca karşısına çıkan en güzel deneyimin bir gün sabahın ilk saatlerinde güneş yükseliyorken parıldayan silahlarıyla uygun adım yürüyen ve ayaklarını uyumlu şekilde yere vuran bir tabur asker olduğunu söylemiş.
Bu kadar güzel bir sahneyi daha önce hiç görmemiştim askerlerin ve botlarının geçiş sırasında yaptığı müzikten daha güzel bir müzikte duymadım'' diyen Nietzsche'nin yerini ''Sır Mektupları''ndaki sade ama derin anlatımı ile kelimelerin kalbine üflediği masumiyet ve içtenliği Recep Garip alıyor. Çok yakında her birinizin kapısına penceresine hatta başucuna 'sır mektupları' taşıyacak olan güvercinlerin nefes alış verişlerini hissettiren yazar; kelimelerden kurduğu dev bir orkestrayla şarkısını dinletiyor ve baharı müjdeliyor okuyucusuna...
Sır mektupları; kendi içinde yolculuk yaparak içine girip çözülmesi gereken bir gizemdir. Bu yolculuk esnasında yazar bizlere hem ayna hem de aynaya bakan yüz olduğumuzu derin bir sessizlik içindeki kalp atışlarımızda hissettiriyor...
Sır mektupları; zihninizdeki düşünce nehrinin yamacına oturtup bulanık renklerden arındıracak duru bir mavilikte yazarın içsel bir çiçek açışıdır...
Ve sen onu ortaya çıkmaya kışkırtacak kadar ısrarcıysan koklanmak için ortaya çıkar.