Rus edebiyatının kurucularından ve en büyük isimlerinden biri olarak görülen Aleksandr Puşkin 1837 yılında bir düello sonucu vakitsiz ölünce yapıtları yarıda kalmıştı: Haksızlık karşısında isyan eden ama aşk karşısında boyun eğen romantik kahramanıyla Dubrovski de son döneminde yazdığı ölümünden sonra basılan bu yapıtlardan biriydi.
Puşkin Çarlık Rusyası'ndaki büyük çiftlik sahiplerinin kaprisli ve hırslı ilişkilerini toprağa bağlı köylülerin birer mal gibi alınıp satılabildiği koşullarını ve malikâne sahiplerini tedirgin eden köylü ayaklanmalarını ele alır. Ayaklanmanın önderliğini soylu ve subay olmasına rağmen adalet için insanlarıyla birlikte Robin Hood'vari bir "zenginden alıp yoksula verme" düzeneği kuran Dubrovski'ye vermesiyle yazar dönemine göre ilerici yanını da göstermiştir.
"Çetenin lideri zekâsı cesareti ve soyluluğuyla ün yaptı. Onunla ilgili mucizeler anlatılıyordu; Dubrovski adı bütün dillerdeydi herkes cesur canilere öncülük edenin ondan başkası olamayacağına inanıyordu."