Ama o gece parmaklarımla piyanonun tuşlarına dokunduğum o ilk anın ruhumu kavuracak hayatımı sonsuz bir ıstıraba sevk edecek bir şarkının ilk notası olduğunu bilemezdim.
Yanı başımda imkânsız bir aşkın girdabında savrulan çaresiz bir genci derin bir kıskançlık acısının denizine fırlatıp attığımı ama öte yandan kendimi de sonu olmayan yasak bir aşkın felaketine sürüklediğimi bilemezdim.
Bilsem kanatır mıydım yüreğimi?
1967 sonbaharında Heybeliada... Özgürlük rüzgârlarıyla dünyayı değiştirmeye yelken açmış bahriye öğrencisi dört genç adalı bir Rum olan arkadaşları Niko ve onun güzeller güzeli kuzeni Leyla... "Öteki Bahçe"nin insanları...
Yüreklerindeki sarsıntı ülkenin içinde bulunduğu çalkantılara karışırken Türkiye olası bir savaşa sürüklenirken; sokaklar kan gölüne dönmüş hayatlar paramparça akıl yerle yeksan olmuşken; susanların da susturanların da birer kelimeyle konuşacağı darbe günlerinin ayak sesleri duyulurken artık kimse kimseye âşık olamaz hatta sevemez bile denirken tam da bu imkânsızlıkların ortasında filizlenen masalsı bir aşk.
Ali Kırca'nın kaleminden on üç yıllık bir öykü... Hayatları roman olabilecek insanların şehirlerin ve adaların öyküsü...Roman mı gerçek mi olduğuna okurun karar vereceği sarsıcı olduğu kadar sırlarla dolu sımsıcak bir ilk roman.