"Şiir benim için sürekli bir yaşantı idi. Sanırım ben yaşantıyla yazma tutkusunu birbirine karıştırdım. Tutku insanın özünü yansıtmayan bir düşüncede duygu saplantısıdır. Kalıcı olsa dahi bizden değildir. Düşüncenin eteklerine yapışarak yaşantımızı değil ancak adımızı ölümsüz kılarız. Yerçekimi kanunu bize Newton'dan haber getirmez. Fakat bir Baudelaire bir Verlaine aramızdadır. Ölüm onlardan hiçbir şey alıp götürmemiştir. İnsan ölüm ötesindeki karanlığı ancak şiirin kurmuş olduğu köprüyü geçerek aydınlatabilir. Düşünce ne kadar güçlü olursa olsun ölümü delemez köprünün başında tıkanıp kalır. İnsan bu dünyaya kendine ait olandan değil kensiniden bir şeyler bırakmalı bu da ancak şiirlersanatla olur diye düşünüyorum. Fakat günün birinde gerçek şiirin ve şairin gözardı edilerek onların yerini piyasa şarkılarına söz yazanların alacağını nereden bilebilirdim. Yıllardan sonra şiirlerimi böyle bir ortamda yayımlamak ayrı bir talihsizlik oldu benim için. Bununla beraber kitaplarım ve sayısı bir haylı kabarık yazılarım arasında şiirlerimin yer almaması bana yaşamımda bir anlam eksikliği gibi geldi. Geç de olsa benden bir parça olan bu şiirleri unutulmaya terk edemezdim."
Yukarıdaki sözler bu kitapta şiirlerin topluca sunduğumuz Cahit Tanyol'a ait. Onun adeta kişiliğini yansıtan yalın ve samimi ama bugüne kadar göz ardı edilmiş şiirlerinin edebiyat tarihinde yerini alacağından hiç kuşku duymuyoruz.