Millete Deva Olmak savaş tıp ve milliyetçilik ilişkisine odaklanarak birbirleriyle yakından bağlantılı iki ayrı grubu konu edinmektedir. İlk grup aralarında eski cumhurbaşkanları Cemal Gürsel'in ve Cevdet Sunay'ın da bulunduğu Rusya'da ve Mısır'da ‹ngiliz esir kamplarında tutulan Osmanlı savaş esirleridir.
Diğer grup ise esaret sonrası yurda dönüşlerinde esirleri muayene ederek onlara teşhis koyan Osmanlı-Türk psikiyatrlarıdır. Rusların ve ‹ngilizlerin Osmanlı esirlere davranış tarzlarını da detaylı bir şekilde ele alan kitap aynı zamanda esirlerin millet kültür gelenek ve din gibi kavramları nasıl algıladıklarını onlarla nasıl özdeşleştiklerini inceliyor.Psikiyatrların esirler arasında görülen ruhsal sorunlara koydukları teşhisler geniş bir bağlamda tıbbi ve sosyal açıdan ele alınırken karşılaşılan bedensel ve
ruhsal durumlar ile 1920'ler ve 30'lar Türkiye'sinin milliyetçiliği ve kolektif zihniyeti arasında bir ilişki olduğunun altı çiziliyor.
Millete Deva Olmak milleti tanımlayan kıstasların yavaş yavaş esirlerin vurguladığı "ortak hissiyat"tan doktorların daha fazla önem verdiği "biyolojikleştirilmiş" özelliklere kaydığını ileri sürerken Cihan Harbi'ni
bu anlayışın bir dönüm noktası olarak ele almaktadır.