Hayat bazen en sevdiğin kişi için en sevdiğin şeyden vazgeçmeni sürer oyuna. Sınavdır bu. Taşı oynarsın ya da oynamazsın. Hamle sırası sendedir ya; sonuçta kazanırsın ya da kaybedersin. Bazen de bir hiç yüzünden hiç istemediğin sonuçlara sadece hırsın yüzünden neden olursun.
Acı çekersin ya da çektirirsin. Ok yaydan çıkınca hedefi vurmasın diye dua edersen yazık edersin kendine. Bazen de yanı başında sandığının aslında senden çok uzakta olduğunu fark edemezsin. Gözlerin kapanmıştır ve kulakların tıkanmıştır anlayamazsın bile.
Fark ettiğinde uzaklar kısalmaz hale gelir. Anladığında sen uzakların ardında sadece bir nokta kadar kalırsın. Noktanın gücü bitirdiği cümle kadardır o kadar. Ya da hayallerinin ucunda olanın yanı başında olduğunu bilmezsin; yarısında soluk almak zorunda kaldığın cümleye virgül olursun. Soluk aldığını da görürsen ne âlâ.
Sonuçta bunları hep yaşarsın. Hikâye olması için senin yaşamana gerek yoktur aslında. Başkası yaşayınca da hikâye olur yaşanan ve sen oturur onların hikâyesini yazarsın. Okuduğundan ders alırsan yaşamana da gerek kalmaz zaten. "