"O kadar çirkin ve yassıydı ki mecbur kalıyor gözünün ötesiyle bakıyordun soytarıya. Zila'daki ışık aşkını falan görmeye başlıyordun. İnsan aşkını muhabbet aşkını temas meşk hayat uyku aşkını falan. Gördüklerini görmeden bakıyordun mecbur o zaman da Seher'i falan görüyordun; Seher'in rahmindeki İrfan aşkını kalbindeki Berna aşkını Berna'daki Veysel aşkını Veysel'deki Bayram aşkını Edip'teki Kenan aşkını Hayri'deki Şengül Abla - Yılgör Abi aşkını Deccal'daki intikam aşkını Uğur'daki Deccal aşkını Gıyas'taki acı Beyazıt'taki oğlan Ayvaz'daki para Sermiyan'daki nedâmet aşkını görüyordun..."
Sezgin Kaymaz'ın yazarlığını fantezi-korku bağlamında metafizik-paranormal ilgiler ışığında ele alanlar oldu şimdiye kadar onun mizahına tutulanlar yerliliğine dikkat çekenler oldu. Bütün bunların içinde aynı zamanda aşk anlatıyor o. Olmadık yerlerden çıkan olmadık yerlerde biten olmadık aşkları...
Kısas'ta aslında en çok kötülüğü anlatıyor. En kötüsünden kötülüğü... Acımasızlığı nefreti intikamı... Kötülük karşısında bilenen bir iyiliği fedakârlığı - ve işte aşkı... "Sevinç Kuşları"nın ilkinde olduğu gibi yine Deccal'in varlığıyla onun hatırıyla...
Envai çeşit ürpertinin birbirine karıştığı bir roman.