Toplumsal barış düzenini bozan hareketler veya neticeler (fiiller) üst kavram olarak haksızlık şeklinde ifade edilebilir. Haksızlıklar kendi içinde; en ağır ağır ve hafif haksızlıklar şeklinde bir derecelendirmeye tabi tutulabilir. Haksızlığın derecesine bağlı olarak da uygulanacak yaptırım derecelendirilmiştir. En ağır haksızlıklara en ağır ceza ağır haksızlıklara ağır ceza ve hafif haksızlıklara da hafif ceza öngörülmüştür.
En ağır ve ağır haksızlıklar suç hafif haksızlıklar ise kabahat olarak kabul edilmektedir. Bu kabule bağlı olarak da kanuni düzenlemeler yapılmaktadır. Belirli bir kamu tüzel kişiliğinin iç düzen ve işleyişini bozan haksızlıklar ise disiplin suçları olarak ifade edilmektedir. Disiplin yaptırımı gerektiren haksızlıklar toplumsal yönü olmadığı için bu incelemenin dışında kalmaktadır.
Tarihi süreç içinde hafif haksızlıklar suç olarak kabul edilmiş ve bu nedenle de ceza kanunlarında düzenlenmişlerdir. Ancak günümüz ceza hukuku anlayışında hafif haksızlıkların suç olmaktan çıkartılıp kabahat niteliği taşıyan haksızlıklar olarak görülmeye başlanması 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) yapım sürecinde de etkili olmuştur. Bu nedenle 765 sayılı yürürlükten kaldırılan Türk Ceza Kanunu'nda (ETCK) suç olarak düzenlenmiş olan birçok hafif haksızlıklar suç olarak düzenlenmeyip 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nda (KK) kabahat olarak düzenlenmişlerdir.