Eserleri ile sürekli yüz yüze olduğumuz Allah'ı kabul etmeyen çok az. Başta bedenimiz olmak üzere soluduğumuz hava içtiğimiz su ve tüm diğer varlıklar Allah'ın eseri değil mi? Peki ala herbirimizin Allah'ı niye farklı farklı? Kiminin Allah'ı dualara karşılık veriyor kiminin Allah'ı birilerinin ricasını kırmıyor kiminin Allah'ına göre öldürülmesi gereken çok insan var kiminin Allah'ına göre belli bölgede yaşayanların Cennete gitme ihtimali daha yüksek veya tam tersi... Allah'ı tanımak mı zor yoksa insanlar işlerine geldiği gibi mi tanımlıyor? Eğer Allah'ı tanımak zor ise Allah kendini gizlemiş ve bize zulmetmiş olmaz mı? Farklı farklı Allah algısının sebebi saplantılarla/dar çerçeveden bakarak Allah'ı tanımlamaya çalışmamızdır. İyiniyetli ve istekli biri doğayı gözlemleyerek Allah'ın kurallarını anlayamaz mı?. Allah içimize iyiye onay veren kötüyü veto eden vicdan diye bir mekanizma yerleştirmiş. Buna göre hırsızın yüzü kızarır ve hiç kimse hırsızlığı övemez. Hırsızlık ve namussuzluk gibi şeylerin kötü olduğunu savunmak için bir kitaptan okunması mı lazım?. Apaçık olan şeyleri bir başka delille desteklemeye neden gerek duyalım? Kahrolası ruhbanlar Allah'ın tanınabilmesi için kendilerinin gerekli olduğunu söylerler. Amaçları sağlıklı bir Allah inancı ortaya koymak değil bir meslek erbabı olarak halkın sırtından yaşamaktır. Ruhban idarecilerin istediği şekilde halkı uyutur ve buna karşılık avantadan geçinir. Ruhbanlar ellerindeki kalın ve dili ağır kitaplarla; "Bakın bunca eseri okuyup anlayacak vaktiniz yok biz sizin için bunları okuyoruz!" diyerek halkı kendilerine mahkum eder. Ruhbanın olduğu yerde halk itaat eden sürüden ibarettir sorgulayamaz ve itiraz edemez. Peşin hüküm ile inanılan yani ölçüp biçip değerlendirmeden benimsenenler dogmadır. Dogmatik olmak istemeyip gerçek Allah'ı arayanın evrenin kurallarını gözlemlemesi yeterli zira Allah yarattığı evrene değişmez kurallarını yerleştirmiştir.