Yollar vardır kıvrılır uçurumlara çıkar yollar vardır kıvrılır vadilere akar yollar vardır dağlardan çöllerden aşar. Yeryüzünde herhangi bir insan yoktur ki bu yollardan öyle yada böyle geçmemiş olsun. İnsan bir yolcudur hayatın yolcusu. Sıklıkla yoldan çıkar sapar sıklıkla başka başka yollara yönelir yanılır kalır. Etkili bir söyleme kapılıp ardından sürüklenir.
Öylesine bir çağda yaşıyoruz ki her şey ama her şey popülizmn çemberinden geçmeden bir yol tutturamıyor. Anlamı birilerinin bir yerlerde tasladığı modada buluyor. Sonra o moda üç ay bile dayanmadan eskiyor arkasından hemen bir yenisi dayatılıyor. İnsan da bu oldubitti arasından kendisini sürüklenmekten kendisini alamıyor.
İngilizlerin "cultivate" dedikleri bizlerin tasavvuf kültüründe "insan-ı Kâmil" veya "mütekâmil" olarak adlandırdığımız daha da Türkçesiyle olgun insan diyebileceğimiz her birimizin kişisel gelişimi bir başka deyişle kişilik gelişiminin yolunda yolcu veya okulunda öğrenci olması ile hayatımız daha çekici görünüme bürünecektir.
Soğuk bir kış gününde derisi dikenli derileriyle kirpilerin birbirlerine yanaşma aralıklarındaki ölçü kişilere tam bir hayat dersi veriyor. Birbirlerine çok yanaşırlarsa dikenleri batıyor çok uzaklaşırlarsa üşüyorlar. Isıtacak kadar yakın dikenleri batmayacak kadar yakın aralıklı durmanın yolunu yaşayarak buluyorlar.
Oturup kara kara düşünmekten vazgeçtiğimizde gündelik gerilim ve kaygıyı alt etmeyi başardığımızda dünkü kendimizden ileride olduğumuzu gördüğümüzde elimizdekilerle de yetinebileceğimizi gösterdiğimizde alıngan dedirtecek kadar sokulgan sözlere kulak tıkadığımızda saygıyı soyut ve törensel bir kavram olarak hayatımızdan çıkardığımızda arkadaşlığı dünyada bize sunulan bir armağan olarak algıladığımızda bakın bakalım neler olacak neler....