İletişim çağının karşı karşıya kaldığı iletişimsizlik sorunsalının çözüm aşamasında insanların toplumsal yaşamlarının kıymetliliğine iknası medyanın hegamonyası ve sosyal medyanın etkinliğinin tavan yaptığı süreçte olanaksız gözükmekte kişilerarası iletişim ve yüzyüze iletişim adeta yok sayılmaktadır.
Toplumsal yaşamın yalnızlaştırdığı bireyin yaşamsal seçimleri ve kendini tanımlama biçimlerinde yaşanan dönüşüm ardından yaratılan gizlerle çözümlenemeyen birey ve iletilerini netleştiren bir olgu olarak beden dili kullanımı ve kullanımdaki bilinç düzeyi oldukça önem kazanmıştır.
Yalnızlaştırılan bireyin yüzyüze kaldığı toplumsal iletişimsizlikle açığa çıkan toplumsal uyumsuzluk kaçınılmaz hazin bir son olarak yaşam bulurken sanatsal etkinlikler adeta sorunun giderilmesi yönünde antikor görevi üstlenmiştir. Özellikle dans bu anlamda toplumsallaştırıcı yönüyle öteki sanat dallarıyla karşılaştırıldığında yakaladığı ayrıcalıkla öne çıkmış ve iletişimin önemli unsuru beden bireyin dili oluvermiştir. Uyum etkinliği olarak nitelenebilen dans aracılığıyla birey duygularını anlatımladığı bedeniyle toplumsal yaşamda uyumun yakalanabilme sürecinde başarı edinebilmiştir.
Toplumsal yaşamda hedeflenen niteliğin sağlanabilmesine ilişkin önem taşıyan olguların anlatımlandığı bu kitabın üstlenmiş olduğu disiplinlerarası rolle gözardı edilmiş kimi ayrıntılara dikkat çekilmek istenmiştir.