Söz ile başladı her şey. Kimi kılıcıyla yazdı andını kimi kalemiyle... Kimi nice kılıç darbelerine sundu canını kimi bir kalemden dökülen emre büktü başını. Söz unutulmasın diye akıtıldı tüm mürekkepler ve kanlar tarih sahnesinde. Kılıçlar ve kalemlerin gölgesinde yazıldı tarih. Bu gölgenin karanlığında kaybolup gidenler de ancak olayların gerçek tanıklarıyla aydınlığa kavuşabildi. Yakın geçmişimizin önemli müşahitlerinden Yavuz Bülent Bâkiler Hatıralar Işığında Cumhuriyet Tarihi Okumaları serisinin üçüncü cildinde yine gür bir seda ile hakikatleri haykırıyor. Coşkun bir çağlayan misali dalgalanıyor: Bazı satırlarda esefleniyor bazı satırlarda öfkeye kapılıyor ruhu. Bizleri de nice hayretler eşliğinde bu duygulara ortak ediyor samimi üslubu.
Sanat dünyasından siyasete bürokratik hayattan askerî çevreye pek çok farklı alandaki olaylara ve olaylar ardındaki kişilerin hakiki niyetlerine tercüman olacak bu eser düşünce dünyanızı âdeta tepetaklak edecek bir mahiyette.
"Vatanseverliğinizden zerre kadar şüphem yok. Çok büyük bir Atatürkçü olduğunuzu da biliyorum. Ama geniş bir bilgi dünyasına derin bir tarih şuuruna ve devlet tecrübesine dayanmayan fırtınalı bir vatanseverliğin bazen her şeyi altüst ettiğini de bilhassa belirtmek istiyorum. Örnek mi emrediyorsunuz? İşte size Enver Paşa! İşte size Cemal Paşa! İşte size Talat Paşa! Ve daha yakın tarihimizden işte size Cemal Gürsel Paşa! İttihat ve Terakki hareketinin üç paşası da büyük vatansever oldukları hâlde bilgisizlikleri ve tecrübesizlikleri yüzünden koskoca imparatorluğumuzu on yıl içinde batırmadılar mı?"