Her şey rahip Wolfgang Beauregard'ın bir akşam evinde otururken içeri aldığı bir adamın kendisini vahşice katletmesiyle başladı. Polis için en başta sıradan bir cinayet vakası gibi görünen bu olay rahibe yapılan otopsinin ardından hiç kimsenin tahmin edemeyeceği bir gerçeği gün yüzüne çıkardı: Rahibin kanında keşiş örümceği zehri vardı. Başka bir deyişle ölüm fermanı başka bir katil tarafından saatlerce önce yazılmıştı bile. İşin daha da vahimi rahibin ölümü bir cinayetler zincirinin sadece başlangıcıydı. Öldürülenlerin ortak yanları neydi? Geçmişte paylaşılan bir sır mı vardı? Yüzbaşı Hale'in ekibi bu sırrı daha fazla kan dökülmeden çözebilecek miydi?
Bir taraftan yirmi yıl önceki eski bir birimi ortadan kaldırmaya çalışan ve intikam arayışında olan biri diğer tarafta da olayları örtbas etmeye çalışan birileri herkesi ortadan kaldırmakta...
Murat Aloğlu'nun ilk romanı Girdap soğukkanlılıkla gerçekleştirilen kararlılıkla ilerleyen tüyler ürperten bir intikam avı olmanın yanı sıra iç içe sarmalanmış entrika her anı ayrı bir sürpriz adeta okuyucuya darbe üstüne darbe indiren aklın alamayacağı gizemli bir okuma şöleni.