"Kimse kıpırdamasın!"
Kim kıpırdayacaktı? Benden ve ocakçıdan başka kimse yoktu ki içeride. Kafamı
sesin geldiği yöne kapıya doğru kaldırdığımda başımda iki mavi bereli asker vardı.
Kalemi bıraktım askerlerin arasında dışarı çıktım. Dışarısı asker doluydu. Yoldan
geçenler de durdurulmuş kimlik kontrolü yapılıyordu. Üzerim arandı kimliğim
alındı. Askerlerin başında iki de polis vardı. Kimlikler polise verildi. Askerler masadaki
mektubumu getirip esmer sivil polise verdiler. Mektuba baktı az okudu
askere baktı:
"Kimin bu mektup?"
"Aha şunun" diyerek parmağıyla beni işaretledi.
"Bu senin mi?" diye sorduğunda yanıma kadar gelmişti polis.
"Benim."
"İyi alın bunu."