"Baltalar elimizde uzun ip belimizde biz gideriz ormana hey ormana..." şarkısıyla orman sevgisinin öğretildiği bir neslin çocuklarıydık. Hep bize verilmek istenilen ile uygulanan arasındaki tezatlıkları yaşadık. Kişisel döNüşümü kişisel döVüşüm olarak algıladık. Gelişmek için illaki düşmek gerektiğini düşündük. Ya da öyle düşünmemiz istendi...
Ben bu yolculuğa öğretilen doğru düşünceleri dışarıda bırakarak adım attım. Bana eşlik eden kalın bir ip var. Takip ederek yolumu bulmaya çalışıyorum. Bazen ipi tutmak yerine başka yönlere dikkatimi veriyorum. Biraz oyalanıyorum gecikiyorum. Ama ipi bırakmıyorum. Bazen de yaramaz bir çocuk gibi ipi çekiştiriyorum. Ne ip kopuyor ne de ipin ucunu tutanın bırakma niyeti var...
"İPİN bir UCUNU ben diğer bir ucunu da sen tutuyorsun. Kitabın başından beri dümenin başında sen varsın. Aslında güzergâhı içindeki lider belirliyor." Tıpkı hayat yolculuklarında hepimizin içindeki liderler gibi. Sadece her birimiz onlara farklı isimlerle sesleniyoruz...