"İnsan neden zayıftır? Niçin zayıflıkta ısrarlıdır? Ve neden zayıflıklarını örtmek ister? Doğrusu merakım kendime. Ben nasıl zayıf oldum? Gölgem gerçek ben olunca gerçek ben gizlide kaldı. Gerçek bende bir hazine olmak gizemi varken nasıl da sabırla bu günleri bekledi. Hazineyi kenara gömüp çakıl taşlarına itibar etmişim. Bendeki olduğum gibi olma hazinesinin kapağını açınca kudretimin hayranı olacağım. Ben geliyorum gerçek ben. Ben kudret ben hazine ben temiz ben saf ben hüsranın köşesinden dönen ben hapisten kurtulan ben acısız tat ben ekşisiz maya ben arı su ben benliğinin önünde ben dalında taptaze ben ölülere müjde ben dirilere yoldaş ben ezeli ben ebedi BEN KUDRET MAHALLİ BEN geliyorum..."
"Geçmiş ve geleceğin ısrarlı güzelleri; sitem etseniz de darılıp kızsanız da sulu aşınıza pek de uygun görmeseniz de ben geliyorum. Başım dik olmuş ilk defa. Göğe uzanmakta görünüz. Ayaklarım hakikate bir kere saplanacak ki arz titreyecek. İki cihan uyanacak mahmur gözlerle görecek. Ben geliyorum. Benim başımı döndüren kudretin hayalinin kuvveti... Yanlış yolumdan çeviren ölümsüzlüğün cazibesi... Artık hangi fani sözü ve de gözü önemsenir burada? Bir pencere açıldı gerçeğe kendi gerçeğime...Yol şimdi başladı. İşte gerçek yol bu yol. Yoldaş nerede? Bu yol sız yolu: yoldaşsız sınırsız sinirsiz varlıksız öfkesizhüsransız makamsız malsız mülksüz günahsız bir yol...Binlerce edinilmişliklerin kaybedildiği yol...Selâm yola selâm yolcuya selâm yalnızlığı göze alana selâm yalnız kalana selâm yalnızlığa saygı duyana selâm ( SIZ) yoluna binlerce selâm..."