Gökyüzünden düşen ıslak kar taneleri yürek yangınlarını söndürmeye yetmiyordu. Mart ayının sabahında mazlum ve masum gönüllere hicran ekiliyordu.
Kağnılar yaşlıları anneleri ve kucaklarda bebeleri taşıyordu umutsuz yarınlara. Yüreklere ateş düşmüş cayır cayır yakıyordu. Çocukların feryatlarına koyun-kuzu melemeleri karışıyordu. Acılarla bilenmiş feryatların eşliğinde kağnılar çaresiz onlarca kurbanı taşıyordu ucu açık yarınlara.
Koca köy sabahın erken saatlerinde sürgüne uyanmıştı. Köylüler yıllardır acılarını ve sevinçlerini paylaştıkları insanların hissiyatlarına ortak oluyordu. Anneler elleri koynunda ağlayarak gidenlere ağıt yakıyorlardı. Kimi arkadaşıyla kimi de sevdiğiyle ve bir yakınıyla vedalaşıyordu.
Bu sabah insanların sabrı keskin ayaz ölüm ve korku ile sınanıyordu.