Cioran yüzyılın başlarında Romanya'da doğdu ama hayatını Paris'te gönüllü olarak sürgünde geçirdi. Rumence yazdığı son yapıt olan "Mağlupların Kitabı" ndan sonra dilini de terk ederek Fransızcada kesin kararını verdi. Bir mektubunda dil değiştirmekle tüm varoluşundan vazgeçmiş olduğunu yazar. Cioran her sistemi bir put sayar köleliştirici ruhu köreltici bir zorba gibi görür. Aristo Aquinalı Thomas ve Hegel düşünce tarihinin en büyük zorbalarıdır ona göre. Mistiklere ilgi duyar her zaman biraz budist olduğunu söyler. Buda Eyüp Sankara Nietzsche Chamfort ve öteki tüm lanetliler onun en yakın dostlarıdır. Mistiklerin tanrıyla insandan insana konuşur gibi konuşmaları Cioran'ı derinden etkilemiştir. Yaşadığı çelişkiler onu herhangi bir öğretiye bağlamaktan alıkoyar. Uykusuzluğun ve umutsuzluğun doruklarında gezinirken şöyle mırıldanır: "Tanrı vardır yoksa bile!"
"Cioran gezegenemizin en uygar yabanisidir."
François Bott