Ardan Özmenoğlu'nun 2000'li yılların başlarından bugüne uzanan sanatsal üretiminde karşılaşma veya hesaplaşma ihtiyacı duyduğu eserlerden iki tanesi de Kaplumbağa Terbiyecisi ve Mona Lisa. Birinin etrafında dönen yerel sanat piyasasına ilişkin tartışmalar ve diğerinin muzip gülümsemesinin etrafında kurgulanan sanat tarihsel aura Özmenoğlu'nun üretiminde uğraştığı kavramlara da sirayet etmiş sanki. Sanat eserinin biricikliği kendinden menkul ''değeri'' alınıp satılabilirliği sanatçının pratiğinde sürekli atıfta bulunduğu temel dertleri arasında. ''Kesinlikle müzeler için yapılmadığını'' beyan eden tuvalle veya ''Seks Satar'' klişesini tekrar eden çekici kırmızı neon işiyle sanatın piyasa değerini bir tür deneye tabi tutan sanatçının işlerinde yerel kültürel işaretler sözler ve hatırlatıcılar küresel tüketime alışkanlıklara ve daha geniş bir coğrafyaya dair referanslarla yan yana geliyor; içerikle malzeme oyuncu bir yöntemle diyaloga giriyor. Özmenoğlu sanat tarihine referans verirken bugünün yaygın kullanımda olan malzemelerini tekniklerini kendine özgü biçimlerde devreye sokarak özgün bir sanatçı olarak kendi yolunu çiziyor. Bu kitap da okuyucuya sanatçının öğrencilikten kendi atölyesine geçtiği 2006-2012 yılları arasındaki üretimi içindeki tematik ve kavramsal hatlar etrafında bir ''rehberli tur'' vadediyor.