Dantel gibi işlenmiş kıyıları her iki yakasının benzersiz güzellikteki panaroması ile İstanbul'un büyülü atmosferinin temel kaynağı olan İstanbul Boğazı şehri serin suları ile ikiye bölüp İstanbullular'ı kendi üstünden geçmeye mecbur kılar.
Bu mecburiyetle XVI. yüzyılda yelkenli küçük gemilerle başlayan deniz taşımacılığı XIX. yüzyılda halkın çok sevip buğu gemisi olarak adlandırdığı yandan çarklı vapurlarla devam edip XX. yüzyıl pervaneli vapurlarının ardından Cumhuriyet döneminden günümüze halen hizmette olan dizel motorlu Boğaziçi vapurları ile sürmekte.
With its lacelike coastline and breathtaking views of both shores the Bosphorus is an intrinsic part of İstanbul's allure. And since this deep cool waters carve the city in two residents have little choice but to cross from side to side.
No surprise then taht maritime sport began as early as the 16th century in the form of small sailboats. These were superseded by the muchloved steamers of the 19th century which were powered by paddle wheels. And with the founding of the Republic in the early 20th century steam gave way to the diesel engine and the Bosphorus ferries we know today.