Alimi alime arifi arife sorun demişler. Bu noktada biz ne alimiz ne de arif. Tek kaygımız Necip Fazıl ismi etrafında pervane gibi dönmek suretiyle bu cins zekayı ve mücerret kafayı anlamaya çalışmak. Necip Fazıl etrafında dönmek diye bir cümle kullanıyorum. Evet dönmek bu dönmenin neticesinde yanmak pişmek ve kavrulmak. Kavrula kavrula kemâli yakalamak. Kemâl mertebenin zirve şahsiyeti bulunduğu mevki ve manevi iklim sebebiyle çağımızda şekillenen ve şekillenecek bütün kavramların Necip Fazıl etrafında değer bulduğu hakikatini kavramak. Bu kavramayı sezerek hissederek duyarak yakalamak. Necip Fazıl karşısında tek meselem budur...
Mefhumların çorbaya anlayışın dumura uğratıldığı bir zamanın içindeyiz. Üst üste gelişen hadiseler ve hayatın problemleri "modern insan" tipini evvala nefs putunun sonra da beşeri putların kölesi haline getirdi. Geçirdiği derin ruhi bunalımlar ve buhranlar sebebiyle fertler her geçen gün derin bir ahlâki bataklığın içine yuvarlanmakta. Bu ruhi problem ve derin buhranların en temelinde yatan hakikat ise kitlelerin mutlak dünya görüşünden yoksun kalmalarıdır. Bu yoksunluk o hale gelmiştir ki aptallaşan ve salaklaşan bir nesille karşı karşıyayız. İrfan anlayış ve idrak melekelerinin kanserleştiği böylesi bir zaman da zamanı kucaklayan bütünleyici bir bakışla fikir yoksunluğumuzu kelam şahikasıyla müsbet kutba çeviren Necip Fazıl'a bin selam olsun.
Cumhuriyet'in kurucu kadrosunun en büyük suikasti şüphesiz idrak suikastidir. Okuma! Düşünme! Konuşma! Karşı gelme!... Cumhuriyet rejiminin istediği budur. Bununla beraber okumayan düşünmeyen konuşmayan karşı gelmeyen bu idrak anlayışına biçilen beşinci rol ise sadece ama sadece büyükbaş efendilere itaat edip ölmektir. Bu beş vasfı müslümanlara layık gören Batı emperyalizmasının içteki işbirlikçi ajanları Necip Fazıl'ın zuhuruyla beraber büyük bir fikir kütlesine toslamışlardır. Okuma! Düşünme! Konuşma! Karşı gelme! İtaat et!.. tarzında bombardımanların olduğu bir zaman da meydan yerine çıkan Allah'ın ilk emri olan okumayı hatırlatan tefekkürün bin yıl nafile ibadetten daha muteber olduğunu söyleyen Necip Fazıl'dır. Aynı zamanda gerekeni gerektiği yerde yapan konuşan karşı gelen ve hakikatten başka hiç bir şeye itaat etmeyen mana erlerinin yetişmesi vetiresinde bir "yol açıcı" huviyet takınan büyük mütefekkir Necip Fazıl Kısakürek'tir.