Bu kitabın yazılış amacı sadece meraktır.
Goethe'nin "Meraklı olmayan hiçbir şey öğrenemez." ve Einstein'ın "Hiç bir özel yeteneğim yok yalnızca tutkulu bir meraklıyım." sözleri bizim merak kavramına yüklediğimiz anlama işaret etmektedir.
Adem'le Havva'nın elmayı ısırması Darwin'in insanlığın kökenine ilişkin bilimsel kuramı (Evrim Kuramı) nın ortaya çıkması Küçük Kara Balığın yola çıkma nedeni merak değil miydi? Bir bebeğin çevresinde olup bitenlere duyduğu merak değil midir insan olarak gelişimini sağlayan?
Merak hep içimizde olandır aslında. İçimizde hissettiğimiz bilgi açığıdır. Yaşamımız boyunca bu bilgi açığını gidermek için merak ettiğimiz şeyleri araştırırız. Keza bilimin bilimsel araştırmanın kökeni de merak edilen bir araştırma sorusu ile başlar.
Bizim sorumuzun öznesi bu defa öğrencilerimizdi. Öğrencilerin çalışma yaşamına ilişkin meraklarıyla ortaya çıkan sorular vardı karşımızda. Bu sorular içinde belirsizlik ve bilinmezlik korkusunu da içeriyordu doğal olarak. Bu da bizde korkunun yerini bilginin verdiği güvene bırakabilmesini sağlama gayesini doğurdu. Peki ama nasıl? Buna bulduğumuz cevap; çalışma yaşamında yaşanmış yaşanabilecek olaylar üzerinden süreci örnek olaylarla besleyerek teorik olarak anlatılanların uygulamadaki görünüş biçimlerine dair farkındalığı arttırabilmekti. Buradan hareketle temel düzeyde teorik bir alt yapının üzerine çalışma yaşamına ilişkin örnek olaylarla zenginleştirilmiş bu kitap çıktı ortaya.
Bu kitap korkunun yerini merakın getirdiği bilgiye ve güvene bırakmasını sağlayabilmeye dönük bir çabanın eseridir.
Merak eden herkese.....
Keyifli okumalar...