C-84 F tipi bir hapishanede hücreye kapatılan birinin hayatındaki ve kendindeki değişimleri sade bir dille ve akıcı bir üslupla ele alıyor. Roman ajitasyondan uzak dururken her yönüyle çarpıcı bir sorgulamaya yol açıyor insanın kalbine dokunuyor okura soru sorma ve kendi cevabını bulma olanağı sunuyor.
Bazen sana yakın olmak için havalandırmaya çıkıyorum. Sonra kafamı kaldırıp gökyüzüne bakıyorum. Yüreğim doluyor gökyüzü soluyor. Susuyorum. Gözlerimi yumuyorum özgürlüğün tatlı düşü açıyorum esaretin soğuk yüzü... Hayat grileşiyor. Oysa yüreğimde kocaman bir gökkuşağı var ve ben o renklerin koynunda yaşamak istiyorum. Buradaki insanlara özgürlüğü sorsan çoğu özlemlerini anlatır. Kimi bir dağ başı der kimi balık tutmaktan bahseder. Kim ne derse desin birazcık kazınca altından bir sevda çıkar bir de kendi hayatını kaldığı yerden sürdürme hayali... Bana sorarsan; özgürlük özgür insanların fark etmediği eşsiz bir lezzettir.
-Emre('n)-
Böyle sessiz çaresiz kalmaya; sana hasret yaşamaya bir türlü alışamadım. Gözyaşlarımı terbiye ettim ama kabullenemiyorum. Onun içinde yüreğimdeki acı derinleşiyor. Arada umutlarımı yitirdiğimi fark ediyorum ve senin mektubundaki o sözü dönüp dönüp okuyorum: "Umutsuz ve hayalsiz yaşanmaz." İşte o zaman umutlarımı alevlendiriyorum hayallerimin tozunu alıp cilalıyorum. Bilmem neden bir kuş tüyü hafifliğinde oluyor yüreğim pır pır... Bazen de kocaman bir taş oturuyor göğsümün üstüne nefes almakta bile zorlanıyorum. Bak şimdi ya... Ne çok özlemişim seni. Kalbim bir avuç su oldu. Akıyor yavaş yavaş sana doğru. Çocuk seni bekliyorum çık gel artık.
-Gonca('n)-