Adrian... Bir soy ismi olmaksızın hayatta tek başına tutunmuş güçlü bir erkek. Sahip olamayacaklarını arzularken yıkılan kurallar ve aşılan sınırlarla işlenen bir günah daha önce hiç bu kadar önemli olmamıştı. Maskenin ardına gizlenmiş ihtiyaçlarını saklayabildikçe yıkılmayacağına inanırken sokakların kanunu aşk kapıyı çaldığında yeterli olacak mıydı?
Jasmine... Hayatından adadığı tek bir geceye ödenen bedellerin altında ezilmiş bir kadın. Arzularına yenik düşmek hiç bu kadar cezbedici olmamıştı. Peki ya kırılan kalbi? Arzularıyla başa çıkamayan ateşli benliği teslim olduğu aşkın cehenneminde yanarken maskesinin ardında gizledikleri kaybolan ruhlarına kılavuz olabilir miydi?
"Adrian yangındı! Yakan bir ateş... Tatlı tatlı çıtırdarken bir anda harlanan ve harlandığında yakıp yıkabilen ardından yeniden başında şarkıların söylendiği bir kamp ateşine dönüşebilen bir yangındı. Şimdi de onun tenini dağlıyordu. Bir yangının aleviydi ruhundan ruhuna akan ve Jasmine yanıyordu. Küle döneceğini bile bile yanıyor yandıkça harlanıp coşuyordu tükenen yüreği."