Bir saat sonra Fontenay Sous Bois'daydı. İlk gördüğü kişi bir polis memuruydu. Ona Fort de Nogent'in nerede olduğunu sordu. Polis bir süre tipini tetkik etti ve İngilizce; "Mösyö hüviyetinizi görebilir miyim?" dedi. Alman pasaportunu çıkardı Murat. Polise verdi. Polis birkaç kere hem yüzüne hem de pasaporttaki resme baktı: "Yabancılar Lejyonu'na mı başvuracaksın genç adam? Şu istikamette gideceğin yer" dedi pasaportunu geri verdi ve; "Evlat iyi düşündün mü? Herhalde düşünmüşsündür. Başarılar dilerim."
Çocuk yaştaki genç adam yalnızdı çok yalnızdı. Ama korkusuzdu. Çünkü çaresizlik ona korkuyu unutturmuştu. Bir hayal aleminde gibiydi. Yeni yolunun ilk adımları burada filmlerden izlediği bu hayal aleminde başlayacaktı.
Ve sonra Fransa ve Cibuti çöllerindeki zorlu eğitim. Her şey iyi giderken gelen haber ve aile onuru uğruna Hamburg batakhanelerinde başlayan serüven. Ve kaçınamayacağı yazgısının rüzgarının onu İstanbul'daki acımasızların dünyasına atıp savaşmaya zorlaması...