"Duvar çatlardı. Göz kararı 4 santimetre 23 milimlik bir çatlaktı bu. Benim de aklım çatlak. Çatlak Kâmil'im ben. Benim aklımın çatlak ölçüsü neydi acaba? Kalkınca bir ölçeyim en iyisi. Çekmecelerden birinde bir mezura olacaktı alıp ölçmeli!"
Kolay mıydı akıl sağlığını yitirmek deliliği üzerine giyebilmek ve böyle fütursuzca taşıyabilmek? Sürekli akıp giden zamana kafa tutabilmek aynaya yansıyan siluetle enikonu sohbet edebilmek? Akıldaki tüm çatlaklara rağmen sevginin yürekten sızmasına izin vermemek? Oradan oraya uçuşan bir karasinekten ders çıkarabilmek ya da geçmişle dolu bir zihne işemeyi öğretebilmek?
Belki de deli olduğumuzu kabul edebilecek kadar akıllı olmalıydık da yaşamak daha kolay gelebilirdi o zaman deli kılığında. Zaman elimizi kolumuzu bağlasa da havalansın düşüncelerimiz uçuşsun deli başımızda!
Deliysen özgürsün unutma!