"Çok okursun yatıştırmaz.
Çok bilirsin açıklamaz.
Çok konuşursun anlatılmaz.
Aradığın 'serinlik' bir türlü gelmez yanar ruhun yanar için...
Bu yangın bu bunaltı içinde bir 'Varlık kokusu' alırsın kendini O'na bırakmak duygusuyla dolarsın.
Anlarsın ki kuş kendini havaya bırakmadan uçan bir varlık olduğunu bilemez. Balık kendini suya bırakmadan yüzen bir varlık olduğunu bilemez."
Allah'ın varlığından bir "koku" alarak Hakikat Evi'ne girebilmenin oradaki izlere bakıp bakıp o evde nasıl bir Varlık'ın "bulunduğuna" dair bir şeyler söyleyebilmenin birincil koşulu içtenliktir.
Daha önce "içtenlik eve dönüştür" diyen yazarımız bu kez de tüm içtenliğiyle hem aklını hem gönlünü Allah'a çevirerek O'nun kokusunu içine çeke çeke yazdığı yazılardan oluşan bir kitaba imza atıyor.
Daha ilk satırlardan itibaren de bu yoğun kişisel tecrübeye ciddi bir metafizik tasavvufi birikimin eşlik ettiğine tanık olunuyor.
Varlık Kokusu hiçlik ve anlamsızlıkla boğuşan insanın ancak Allah'la O'na yönelerek huzurlu ve anlamlı bir "varlık" duygusunu edinebileceğinin altını çizerken okuru hayata kendine bildiklerine bu perspektiften bakmaya ve değerlendirmeye itiyor.
Ayrıca yazar kadın müzik kader aşk kitap şiir hayat gibi ele aldığı her kavramı mutlaka Allah'la bağlantılı olarak ele alıp işlediğinden her sayfaya ister istemez bir "varlık kokusu" siniyor.