Gönlümde bütün bir coğrafyanın ayak izleribir kartalkanatlanıyor yüreğimde .Muhyiddin-i İbni Arabi'nin ikametgahı Şam'ın Kasion dağlarındaydım... İsa'nın annesi Meryemin roma zulmünden kaçtığı Malula'nın kanyonlarında yürüyerek İbrahimin memleketi Kenan diyarına varıyorum. Zaman tersine işliyor gökyüzünde . Bir saniye bir yüzyıl ileriye yada geriye götürüyor aklımı.Nemrutlar taş şimdilerde. Ama daha bir saat önce taşlara dahi hükmetme iddiasında Kralların tahtlarına değiyor ellerim.Odunlar toplanıyor ormanlardan.Büyük bir ateş yakıyor insan vicdanınıortasına atmak için. Dicle ve Fırat Ölü bedenleri yakıyor. Doğudan Mecusi askerlerinin yürüyüşüne ritim tutuyor davullar... Yağmur Mezapotamya'yı alabildiğine bereketlendiriyor.
Nil kahinlerinin dahi hayal edemeyeceği kadar güzel bir diyardayım..
Anaların dolu olduğu bereket toprakları Ülkeme tutunuyorum. Son süzülüşünü beraber yapıyoruz kartalın gözlerinde aşk harabeleri geçilerek sırlar diyarına yolculuk ediyoruz...