Dersimiz Sosyal Bilgiler. Öğretmenimiz Fatma Hanım defterimize bir şeyler yazdırıyor. "Şimdi ovanın tanımını yazıyoruz. Deniz seviyesinden yüksek olmayan geniş ve büyük düzlüklere ova denir. Çukurova virgül Amik Ovası virgül Çarşamba Ovası bunlardan bazılarıdır." Ben öğretmenimiz her "virgül" dediğinde kelimeyi "bir gül" anladığımdan alelacele isimlerin arasına küçük gül resmi yapıyorum. Platonun tanımını yazdırdı ardından örneklere başladı. "Haymana Platosu virgül Cihanbeyli Platosu virgül Taşeli Platosu..." Ben yine isimlerin arasına gül resmi yapmaya çalışıyorum. O kadar çok 'bir gül' diyor ki yetiştiremiyorum. "Şimdi de ülkemizdeki denizleri yazıyoruz. Karadeniz virgül Marmara Denizi virgül Ege Denizi virgül Akdeniz..." Fatma Öğretmenimiz yazdırdıkça yazdırıyor. Boyuna 'bir gül' diyor. Gül resmi yapmaktan parmaklarım koptu. Ben böylesine bocalarken yanımdaki arkadaşım Ahmet yazdıklarıma bakınca şaştı kaldı. "Aliii ne yapıyorsun? Niye böyle gül resimleri yapmışsın? Her taraf gül resmi ile dolu." "Ne yapayım Ahmet? Öğretmenimiz durmadan 'bir gül' diyor. Zambak resmi mi çizeyim? Hem sen niye gül resmi yapmamışsın? İnşallah öğretmenimiz görmez. Görürse kızacak sana." "Yahu Ali asıl sana kızacak. Sen ne salaksın. Öğretmenimiz bir gül demiyor ki virgül diyor."