Dil din ve tarihî geçmiş bağları ile birbirine sıkı sıkıya bağlı bu topluluklar kaynaşmak için bir önder bekliyorlardı. Enver Paşa kendisini bu iş için biçilmiş kaftan olarak görüyordu. Hemen faaliyete geçmek istedi. Enver Paşa'nın destanını anlayabilmek için içinde yaşadığı ortamı iyi bilmek gerekir. Doğuştan Türk olduğundan atalarının menşeini unutmamıştı. Bolşevikliğin iktidara gelişi ona Moskova'ya silah zoru ile bağlı Türk soyundan gelen ülkelerin yakın bir gelecekte bağımsızlıklarına kavuşacakları ümidini vermişti. Tam bağımsızlığa kadar giden muhtariyetlerin gerçekleşmesi komünist prensiplerine dil din soy töre ve gelenek bakımından yabancı olan Orta Asya halklarını büyük bir sevince boğmuştu. Enver Paşa için "bağımsızlık" demek bütün yabancı etkilerden arınmak demekti. Moskova'daki yöneticiler her muhtar Devleti ayıran sınırları gösteren Sovyet Federasyonu haritasını gösterdiklerinde Enver Paşa'ya yapılan değişikliği gayet güzel bir şekilde açıklamışlardı ama o yerinde bu Devletlerin varlığını tahkik etmeye gittiğinde ülkeye ve ülkenin diline yabancı Rus memurlarının doldurduğu basit idari birimlerden başka bir şey görememişti.