"Kendimden başka hiçbir eksiğim yok" diyordu yirminci yüzyıl dünya edebiyatının en önemli yazın adamı Franz Kafka. Kırk bir yıllık yaşamı boyunca aile iş ve toplum yaşamında hep eksikti o. Annesine babasına karşı evlat olarak bürokratik bir devlet ve toplum yapılanmasına karşı birey olarak eksikti. Yazdığı eserlerinde hep bu sözünü ettiği eksiklik zayıflık yönlendirmişti onu. Bu eksiklikleri olmasaydı büyük bir olasılıkla Franz Kafka'dan da eserlerinden de yoksun olacaktık bugün. Yirminci yüzyılın sadece ilk çeyreğini yaşamış olan Kafka'nın eserleri çağımızı anlamada bizlere hala sonsuz ışığıyla yol gösteriyorsa eğer bu yirminci ve yirmi birinci yüzyılı Kafkasız anlamamızın eksiz kalacağının biricik kanıtıdır. Öyleyse yaşadığımız dünyayı anlamak için Kafka'yı Kafka'yı anlamak için de onun eserlerini ve yaşamını incelemek gerekiyor.