Babam beni kardeşlik şarkılarıyla kardeşlik masallarıyla büyüttü. Bana sevmeyi öğretti affetmeyi barışı... Bütün dinlerin bizleri ayırmak birbirine düşürmek için değil bizlere huzur vermek için yaratıldığını öğretti. Bütün dillerin insanların birbirini anlayabilme kendilerini en doğru biçimde ifade edebilme ihtiyacı için var olduğunu öğretti. Dinimden cinsiyetimden milletimden ırkımdan sıyrılıp yalnızca insan olduğumu fark etme serüvenimdeki yılmaz süvariydi babam. Çoğu kişinin benim Ahmet Kaya'nın kızı olduğum için ne kadar şanslı olduğumu düşündüğünü biliyor ve kendi tercihim olmayan bu durumdan dolayı her gün hayata teşekkür ediyorum. Evet çok şanslıyım çünkü benim dünyadaki bütün güzellikleri toplayıp her gece başucuma bırakan bir babam vardı. Bir çocuğun azıcık yaşanmış geçmişine babasıyla geçen 13 hatta hatırlayabildiği 89 senesine böylesine korkunç bir şekilde tecavüz edebildiğinize göre sizler ne yazık ki benim kadar şanslı değilsiniz. Babam öldüğünde 13 yaşında bir kız çocuğuydum. Bugün hayatı 21 yaşın bakış açısıyla yorumlamaya çalışıyorum ama o gittiğinden beri bir yanım hala çocuk ve hep öyle kalacak. Babama emanet ettim o çocuk yanımı. Belki o yanım biraz büyüyüp diğer yanıma erişebilseydi böyle bir yazı yazmaya gerek bile duymayacaktım ama o çocuk yanım günlerdir hep ağlıyor.