Bir süre önce Çin'in Xian şehri yakılarındaki Türklerden kaldığı iddia edilen kurganları (piramitleri) araştırırken konu çok farklı alanlara kaydı. İktisat tarihçisi olmanın ve Türkoloji okumanın verdiği merakla konu konuyu açtı ve daha önce pek de ilgi alanım olmayan Dünya antik tarihini ve Sümerce Etrüskçe Hititçe Frigçe gibi dilleri araştırmaya başladım. Sonunda bu kitap ortaya çıktı. Bu arada Batı'da yazılan tarih tezleriyle karşılaştım. "Türklerin neden bir antik tarihi yoktur?" diye aklıma hep takılmıştır zaten. Bu tarih tezlerini okuduktan sonra neden olmadığını da anlamış oldum. Türklerin antik tarihi çalınmıştır. Hem de pişkince. Türklerin çalınan bu tarihi Avrupa'da Anadolu'da Mezopotamya'da İran'da Hindistan'da ve Çin'de yatıyor. Türkler dışında her türlü halk tarafından sahiplenilmiş. Batılı tarihçiler tarafından Türklere dikte ettirilen tez "Türklerin geçmişte göçebe bir halk oldukları ve uygarlığı Avrupalılardan öğrendikleri" şeklindedir. Oysa bu tarihin üstü biraz kazılınca altından bambaşka bir tarih ortaya çıkmaktadır. Irkçılık tehlikeli ve zararlı bir hastalıktır halklar arasına düşmanlık sokar. Uzun yıllar Batı Avrupa'da yaşamış biri olarak Türklere yapılan ırkçılığı ayrımcılığı haksızlığı çok iyi bilirim. Bu davranış bozukluğu Batılıların kendilerine özgü olan bir toplumsal sorunudur ve bu sorunu yalnızca kendileri çözebilir. Ancak bu önyargıların bilime de taşınması ve Türklere karşı bilim adına ırkçılık yapılması kesinlikle kabul edilemez. Bazı Avrupalı tarihçilerin Türk tarihi hakkında yazarken tarih hırsızlığı yapmalarının dışındaki tavırları Türkleri küçümseyici ve ırkçı bir tavırdır. Bu açıdan Türklere yapılan bu tarihi haksızlığın giderilmesi gerekir. Umarım bu kitap bu haksızlığın giderilmesine bir katkı olur.