Geçmiş yüzyıllarda örneğin resimde natüralizm anlayışının egemen olduğu çağda 'gerçek resim' doğayı olduğu gibi hiç değiştirmeden aktarmak olarak anlaşılıyordu. Yani bir ağaç resmi yaptığınız zaman izleyici resimden yola çıkarak doğadaki o ağacı gidip hemen binlerce ağacın arasından bulabilmelidir. Doğal olarak bu sanat anlayışı şimdi müzelere taşınmıştır. Resmin amacı doğayı çoğaltmak değil doğayı dönüştürmektir. Aynı şeyi şiir için düşünürsek şiirin de amacı dili çoğaltmak değil dili dönüştürmektir. Birtakım sözcükler simgeler bırakın günlük kullanımlarını şiir dilinde metonimik bir nitelik kazandıkları anda bile şiirden büyük bir ölçüde dışlanırlar. Yani 'beyaz güvercin' deyince akla barış 'mavi gök' deyince akla umut geliyorsa ya da 'taçlarla savaştım yıllarca' diye bir dize kullandığınızda bu insan zihninde krallarla savaşıldığı gibi bir çağrışım yaratıyorsa şiir bu donmuş kullanımları da dışlar. Şiir bütün bunları daha değişik gündelik dilde kullanılmayan bir biçimde ve metaforlara dayanarak söylemeye çalışır.