İnsanın var olduğu bir yerde Tanrı inacının ve bu inanca karşı düşüncelerin ortaya çıkmasından doğal bir şey olmayacaktır. Tanrı inancı ve bu inanca karşı oluşan tepkiler insanın neredeyse evrensel bir tecrübesi olmuştur. Birinin diğerinden ayrı etüt etmek veya aralarındaki ilişkiyi doğru saptamamak herhalde konuyu bütünüyle görmemek demektir. Her iki ekolün argümanlarını gözardı ederek yapılacak bir değerlendirme veya varılacak bir sonuç da eksik kalacaktır. Dolayısıyla insanlık tarihinde teizm ne kadar önemli ise ateizm de aynı derecede önemli bir olgudur.
Pek çok insan için Tanrı topyekün yaşamın ve varlıklar aleminin temel dayanağını olup düşüncenin zorunlu olarak vardığı sonuç ve aklın kuşku duymayacak derecede kabul ettiği yüce varlıktır. Bazı kişiler içinse O her nasılsa insan zihnine girmiş olan ve bir türlü atılamayan yapay bir idea ve çözülemez bir problemdir.
İnanç konusunda sadece teizm veya ateizm değil birbirinden farklı olan deizm panteizm ve agnostisizm gibi anlayışlar da kendilerine özgü fikirleriyle düşünce tarihindeki yerlerini almışlardır. Ancak sözkonusu ekoller arasında en fazla tartışılan ve gündemde kalan teizmle ateizmdir. Her ikisi de Tanrı'nın varlığı ile ilgili olumlu veya olumsuz açıkbir tavır takınmış ve bu tavırlarını doğrulamaya yönelik kanıtlar ileri sürmüşlerdir.