Seksen bir yaşındayım. İçeri gelin. Oturun. Neden benimle çocukluğumdaki gibi küçümseyerek konuşmuyorsunuz? Neler becerebildiğime bakın. Benimle yüksek tonlu bebek sesiyle konuşun. Bir form doldurtun. En iyisi benim için siz doldurun. Bana yalnızca imzalatın. Muhtemelen küçük puntolarla basılmış şeyleri okuyamayacak kadar körüm. Bana istemediğim şeyleri satın. Antikalar için etrafa göz gezdirin. Neler çalabileceğinize bakın. Seksen bir yaşındayım. Yiyorsa gelin ve deneyin. Frank Derrick 81 yaşındadır ve hayatı sıradan bir 81 yaşındaki adamdan farklıdır. Küçük bir kasabada tek katlı evlerin diğer yaşlı sakinleriyle geçinip gider; kapısını ve telefonunu her gün satıcılar aşındırır; buraya kadar her şey sıradandır ta ki ona bir süt kamyonu çarpana kadar. Kazadan sonra kolu alçıya alınan Frank 50 yaşına bastığından beri alışamadığı yaşlılığı eve gelen bakım hemşiresi Kelly ile birlikte rafa kaldırmaya çalışır ve sıradışı hayatı başlar. Kelly'nin varlığı ona bahar gibi gelmiştir neredeyse hep kırık kolla yaşamayı istetecek kadar...