TSK'ya bağlı uçaklar "aldıkları istihbarat"a uyarak "teröristler"in Türkiye'ye girmelerini önlemek için hava saldırısında bulundu. Yer Roboski... Tarih 28 Aralık 2011... Otuz dört kişi "ölü olarak ele geçirildi". Türkiye devleti ve medyasının on iki saat boyunca sessiz kalıp saklamaya çalıştığı bu olayda ne yaşandığını kimlerin nasıl öldüğünü öğrenmeye başladığımızda ortaya adlı adınca bir "katliam" çıktı.
Sibel Oral Roboski'ye giderken sadece gazeteci kimliğini değil; vicdanını insanlığını ve "acı"sını da beraberinde götürdü. Kimsenin yargılanmadığı hiçbir siyasi sorumlunun ortaya çıkmadığı hatta tazminat ödenerek "ölü olarak ele geçirilenler"in ailelerine sus payı verilmek istendiği bu "katliam"ın ardındaki acı ve öfkenin dindirilebilmesi için tek bir beklenti var: Adalet... Tıpkı devletin hesap vermediği sorumluların yargılanmadığı pek çok olayda olduğu gibi...
Bilmiyorum tek bir cümleyle yıkılacağımı sonra durup durup aynı karşımdaki anne gibi yere bakacağımı. Konuya bir türlü giremiyorum en kolay sorudan başlayacağım sonrası nasılsa gelir diye düşünüyorum. "En çok ne severdi mesela?"
Duruyor yere bakıyor sonra başını kaldırıp yüzüme "Elma" diyor "elmayı çok severdi..." Aldığım yanıt öyle güzel masum öyle korkunç ki!.. Susuyorum. Yere bakıyor sonra yüzü... Susuyor... Bu kadar...