İnsan melekut âleminin acayipliklerini olduğu kadar ceberrut âleminin de mânâ ve hakikatlerini içeren bir nüshadır. O ilahi güzellikleri şaşılacak sanatları içeren bir kitap; ruhanî ve cismanî semavî ve arzî dünyevî ve uhrevî âlemlerin özetini kuşatan şaşılacak bir şehirdir. Gerçi âlem de ilahi suret üzere yaratılmıştır; ancak insan bizzat amaçlanan varlık oldu. Ondan başkaları aynı cemü'l-kemalâtâ sahip değildir. Ondan başkaları her biri bir mertebeye kadar bir kemâlât taşıyor ise de insan tanrının bizzat kendini taşır. Emanetin insandan başkası tarafından taşınmamasının önemi de budur.
O Allah suretini âdeme özgü kılmıştır. İlahi sureti ona tahsis edip Resul'ün dilinden Allah ü teala Âdem'i kendi sureti üzere yarattı dedi. Bir başka ifadeyle de Rahman sureti üzere yarattı dedi ve Allah âdemi âlemle kastedilen şeyin ta kendisi kıldı.
Bizim vaktin halifesi imamı dediğimiz; bu âdem sırrını taşıyan kişidir. Öyle ki kime ki bu verilmiştir ona âlemde hükmetme ve tasarruf gücü verilmiştir. Âlemde kendisine hilafetin bağışlandığı varis-i nebi velayet nuru sahibi ve İmam Ali'nin Resul'ün vasisi gibi yahut Harun'un Musa'ya yahut Süleyman'ın Davut'a veyahut da Yusuf'un Yakup'a varis oluşu gibidir.
Bunları söylüyoruz ta ki yalancı ve dava sahibi kimse olmasın.