Dijitalleşmenin kapitalist biçimde gerçekleştiği dünyada emek nasıl değişiyor? İnternete girerken bilgisayarları ve akıllı telefonları kullanırken veya bir çağrı merkezi temsilcisiyle konuşurken bunların arkasında gittikçe görünmez hâle gelen emek "ağ"larını ve üretim ilişkilerini düşünüyor muyuz? Christian Fuchs Dijital Emek ve Karl Marx kitabında bunları görünür kılıyor ve bizi düşünmeye çağırıyor. Bilgisayarların üretiminde kullanılan madenlerin çıkarılmasında köleleşen işçilerden sosyal medya kullanıcılarının sonsuz şekilde sömürülmesi ve metalaştırılmasına kadar EİT endüstrisinin eleştirel ve karşılaştırmalı bir analizini bulduğumuz bu kitapta Marksist ekonomi politiğin günümüzü yorumlamadaki aydınlatıcı rolünü yeniden anlıyoruz. Kitabı okurken sosyal medyaya aslında hapsedilmiş olduğumuzu görüyor kendimizi bir anda Kongo'da çatışmalara neden olan madenlerin içinde köleliğin tam ortasında buluyor veya çağrı merkezlerinin ev işine dönüşen emek sürecinde patriyarkanın rölünü görürken kapitalizmin giderek karmaşıklaştırdığı üretim ağlarını üzerimize nasıl ördüğünü ve bundan nasıl çıkacağımızı tartışırken buluyoruz. Senem Oğuz Enformasyon teknolojilerini her kullandığımızda hatırlayacağımız şekilde bu ürünleri bize ulaştıran ve ömürleri kan ve ter içinde geçen işçileri ve köleleri anlatıyor; sosyal medyayı kullanırken metaya dönüştürülen kişisel verilerimizle aslında karşılığı ödenmeyen bir emek gücü olduğumuzu tartışmaya açıyor. Fuchs Smythe'nin izleyici emeğinden ve çağdaş kültürel çalışmalardan başlayarak deneysel verilerle yoğun sömürü ve kölelik örnekleriyle günümüzdeki teknolojinin oluşumunu anlatıyor. Kitap Marksist çözümlemenin günümüzü anlamakta olgun ve başarılı bir kullanımını da gösteriyor. Bütün bu sömürü kölelik anlatımını sadece çözümlemeyle anlatmayla bırakmıyor alternatif sömürünün olmadığı ve ortak mülkiyete dayalı bir dünya kurmanın olası araçlarını da tartışıyor sorguluyor. Tahir Emre Kalaycı