O güne Omega diyorlardı. Sonun en sonu.
Devasa bir elektromanyetik radyasyon patlamasıyla elektronik olan her şey yanıp kül olmuştu. Bilgisayarlar efsanelerde kalmıştı. Arabaların çoğu kullanılacak halde değildi. Ve hakkında bir şeyler okumuş olsam da havada tek bir uçak bile görmemiştim.
Hiçbir zaman da göremeyecektim.
Bu kampta birkaç yüz kişiydik hepimiz erkektik ve çoğumuzun Omega radyasyonundan kaynaklanan doğuştan özürleri vardı. Zavallı annelerimizin üzerine o kadar fazla gama ışını alfa parçacığı ya da her neyse ondan yağmıştı ki bizi dünyaya getirdiklerinde gereğinden fazla ya da olması gerekenden az sayıda parmakla veya buruşmuş kollarla doğmuştuk.
Her şeyin nasıl başladığı hiçbir zaman tam olarak anlaşılmadı. Bazıları gezegenin diğer tarafında hiçbir şeye sahip olmayan bir grubun bir tür nükleer silahı eline geçirdiğini söylüyordu. Kimileriyse suçun saldırıya uğradıklarında karşı saldırıya geçen müttefiklerimizde olduğunu iddia ediyordu. Her nasıl başlamış olursa olsun birileri dünyadaki belli başlı şehirler yok olana kadar nükleer savaş başlıklarını ateşlemişti.
Bunların hepsi yirmi yıl önce gerçekleşmişti ve şimdi olan bitenin sorumlusu olarak biz görülüyorduk. Peşimizdeydiler hepimizi tek tek avlayacaklardı ve kaçmaktan başka şansımız yoktu.
"Heyecan verici bir fikir!"
Kirkus Reviews
"Distopya hayranları bir sonraki kitabı merakla bekleyecek."
Library School Journal
"Tom Isbell yarattığı karanlık dünyayı şekillendirirken okuyucular karakter ve yer isimlerindeki ironi ve zekâyı takdir edecekler."
Booklist