Yüz elli yıldır suskun duran Vezüv artık ağzını açmıştı. İçindeki ateş denizini bir ırmak halinde kente akıtmaya başladı. Ateşli su ya da sulu ateş dağdan aşağıya doğru gittikçe artan bir hızla akıyordu. Geçtiği yerleri yakaladığı canlıları anında yakıyor yetmedi boğuyordu .Soyluların zenginlerin oturduğu Vezüv'ün etekleri bir anda ateş selinin altında kaldı. Görkemli casalar saraylar güzelim bahçeler muhteşem bağlar birkaç dakika gibi kısa bir zaman diliminde yok olup gitti. Vezüv lâv denizini salmaya devam ediyordu. Beş on dakika gibi kısa bir sürede Pompeii'nin etrafını çeviren duvarların iç tarafında ateşten nehir yükselmeye başlamıştı. Kent dakika dakika ateş denizinin içinde eriyip tükeniyordu. Gün ışımış ancak güneş Pompeii'nin semasına girememişti. Kent koyu bir karanlığın içine hapsolmuştu. Ayakta kalabilmeyi başaranlar şuursuz bir şekilde koşuyor tutunacak bir can simidi arıyorlardı. O kadar ki kaçıyorum derken Vezüv'e doğru koşanlar bile oluyordu. Çünkü kimse nerede olduğunu ve ne tarafa gittiğini bilemiyordu. Kurtuluşu limandaki gemilerde görenler birbirlerini ezme pahasına sahile doluştular. Yelkenliler kürekli kalyonlar kayıklar ve bir sal insanlar tarafından adeta tıka basa dolduruldu. Bu sebeple fazla ağırlıktan gemilerden biri yan yattı su almaya başladı. Denizde ayrı bir can pazarı vardı. Suya düşenlerden yüzme bilenler kıyıya çıkmaya uğraşıyor gemilere binemediği için kıyıda kalanlar açık denize yüzmek için kendilerini suya atıyordu. Her yerde insan ya da hayvan olsun bir kargaşanın içinde hayatta kalma mücadelesi veriliyordu. İtişmeler kakışmalar; birbirlerine kılıç hançer çekenler artık en değerli varlıklarını kurtarabilmenin derdine düşmüşlerdi. Kimse kimseyi görmüyor duymuyordu. Can pazarında şimdi ne anne ne baba ne eş ne evlat ne mal ne para vardı... Ne de asalet zenginlik aristokratlık para ediyordu. Herkes kendi canının derdine düşmüştü. Bazıları için son umut olarak görülen deniz aniden kabardı ve dev dalgalarla kentin üstüne çullandı. Gemilere sığınabilen Pompeiili ateş zedeler gemilerin halatlarını bile çözemediler. Dev dalgalar gemileri basit bir çöp parçası gibi sallıyor halatlarını kopardıklarını bir kaç darbeden sonra alabora ediyordu. İnsanlar kıyıdan uzaklaşmak isterken deniz onları karaya doğru itiyordu. Can pazarında durum fevkalade nazikti. Vezüv içindekileri boşalttı ve sustu. Yer sarsıntıları duruldu. Üçüncü gün güneş yeniden görüldü. Ama kentin sakinleri o güneşi göremedi. Pompeii tonlarca kül yığınının altında yitik bir kentti artık.