Son günlerde Türkiye gündemini işgal eden meselelerden biri yeni anayasa yapma işgüzarlığı kapsamında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin millî bir Türk devleti olma vasfını ve milletimizin kimlik adı olan "Türk" kelimesini yok etme çalışmalarıdır. Avrupa Birliği ve Amerika kaynaklı emperyalizmin talimatlarıyla böyle bir etnikçi tezgâh uygulamaya konulmuştur. Yeni anayasa yapma teşebbüslerinin temel amacı mevcut anayasanın ilk dört ve 66. maddesini değiştirerek milletimizin "Türk" adını yok etmektir. Bu bağlamda mevcut anayasamızda yer alan "Türk vatandaşlığı" yerine "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı" ve "Türkiyelilik" gibi ucube kavramları ikame etmek istiyorlar. Dünyada her devletin bir milleti ve o milletin de bir adı vardır. Fransa'da Fransız milletinin esasını teşkil eden Frank kavmi üçte bir oranındadır ama orada yaşayan insanlara sosyolojik hukukî ve kültürel anlamda bir millet adı olarak "Fransız" denir. Almanya'da "Alman"dır. İtalya'da "İtalyan"dır. Türkiye'de yaşayan insanlarımız da "Türk"tür. Bugün itibariyle Türk Türkiye'de bir kavmin adı olmaktan daha ileri bir aşamaya gelmiş ve bir milletin adı olmuştur. "Türk milleti" kavramı da biyolojik anlamda etnik bir aidiyetin değil sosyolojik anlamda bir toplumsal birlikteliğin karşılığıdır. Avrupa Birliği ve Amerika kaynaklı şer odakları tarafından Türk millet birliği etnik unsurlara ayrıştırılarak paramparça olmuş bir kavimler kargaşalığına sürüklenmek ve bunun hukuki zemini de anayasa değişikliği ile perçinlenmek isteniyor. "Türkiyelilik" bir oyundur bir tezgâhtır şeytanca bir düzendir Türk'ü silme tuzağıdır. Bu tezgâh yeni değildir. Özellikle 1908 sonrası İkinci Meşrutiyet dönemi sürecinde buna benzer bir emperyalist proje sahneye konmuştu.