Karanlık bir akşam vakti
Yüzünde sokak lambasından vuran kızıllık
ve kar beyazından yansıyan aydınlık
Ocak ayı olmalı kış bastırmıştı
Kar yığınları vardı her yerde
Buz gibi bir akşam...
Soğuk; ellerini üşütmüş
kar yüreğini
Gözlerin gelincik ateşi kızıllığında
Beyazı kırmızıya çalmakta.
Bilmem kaçıncı vedanın
şarkısını bestelemekte zaman
Ve güfteyi söylemekte dudağın
Tellere konmuş evsiz bir çift güvercin...
Gözlerin ağlamaklı boğazın düğüm düğüm
Hoşça kal derken nemlenir gözleri
elvedaya sarılan avuçların.
Yüreğim soluğun da zavallı tutsak
Bırakma giderken onu da götür